Hizmetler
4 Boyutlu Ultrasonografi
Annelik heyecanlı bir bekleyiştir. Gebeliğin ilk günlerinden itibaren anne adaylarının yanı sıra tüm aile bireyleri doğacak bebeğin kime benzeyeceğini merak ederler. Bu merakın giderilebildiği tek yöntem 4 boyutlu ultrasondur. Diğer ultrason tetkiklerinde de olduğu gibi 4 boyutlu ultrason da da anne ya da bebek ultrason dolayısıyla her hangi bir zarar görmezler. Zira ultrason yüksek frekanslı ses dalgalarının yansıması ile görüntü elde etme mantığı ile yapılır. Bu nedenle bu yüksek frekanslı ses dalgalarının yarattığı tespit edilebilmiş her hangi bir yan etki saptanmamıştır. 4 boyutlu ultrason bebeğinizin gerçeğe çok yakın görüntülerini görmenizi sağlar. 4D Ultrasonun Avantajlı Yönleri 4D Ultrason cihazları ile çok erken döneminde cinsiyet, yarık damak, yarık dudak, eksik parmak, beyin ve omurilikten kaynaklanan rahatsızlıkların erken tanısı konulabilmektedir. Diğer taraftan geleneksel iki boyutlu ultrasonografide bebeğin el ve ayak parmaklarını tam anlamı ile değerlendirebilmek her zaman mümkün olmayabilir. Ense kalınlığı ölçümüyle görülen “mongolizm” (Down sendromu) 4D ultrason sayesinde 3. ayda taranabilmektedir. Bu nedenlerle dört boyutlu ultrasonlar geleneksel- standart 2d ultrasonlara göre tercih edilmektedir. 4D Ultrason güvenli midir? Evet, ultrason 1970’dan itibaren jinekologlar tarafından güvenle kullanılmaktadır. Şu ana kadar yapılmış çalışmalarda zararlı hiç bir etki saptanmamıştır. Amerikan Tıpta Ultrason Enstitüsünde “American Institute of Ultrasound in Medicine (AIUM)” tanısal ultrason muayenelerinin doku üzerinde biyolojik etkilerin olmadığı konusunda fikrini beyan etmiştir.
Dilatasyon Ve Kürtaj
Kürtaj (Gebelik Sonlandırılması) Düşük (abortus), 20 haftadan küçük gebeliklerin kaybedilmesidir. Bazen devam etmesi arzu edilen bir gebelik, kendiliğinden düşer ve maalesef çoğunlukla yapılabilecek bir şey yoktur. Gebeliğin devam etmesinin arzu edilmediği durumlarda, gebeliği, biz sonlandırıyoruz. Gebelikten kaynaklanan bir hastalığın anne hayatını tehdit etmesi durumunda ya da cenin de var olan hayati bir hastalık durumunda gebeliği sonlandırıyoruz yani düşük yaptırıyoruz ya da kürtaj yapıyoruz. İsteğe Bağlı Kürtaj Türkiye’de yürürlükte olan aile planlaması kanunu ile, gebeliğine devam etmek istemeyen kadınlara, 10 haftayı geçmemek koşulu ile kürtaj yapıyoruz. İsteğe bağlı kürtaj için yasal sınır 10 hafta. İdeal olan yaklaşım, kadının gebelik istemediği bir dönemde, etkin bir yöntemle korunması. Ancak biliyoruz ki modern korunma yöntemlerinin bile az da olsa başarısız olma gibi bir sorunu olabiliyor.Kürtaj, bir doğum kontrol yöntemi değildir. On haftadan küçük olmak şartıyla, kadınlar, devam etmek istemedikleri gebeliklere son verme hakkına sahiptir ve bu hak, anayasal teminat altındadır. Kürtaj Yöntemleri Kürtaj, vakum ya da ilaç uygulaması ile gerçekleştirilir. Vakum yönteminde, plastik çubuklar ve negatif basınçlı enjektör kullanıyoruz. Vakumlu kürtaj, plastik kanüller ve enjektörün varlığı sayesinde 12 haftadan küçük gebeliklerde güvenle kullanılan bir yöntem. On iki haftadan büyük gebeliklerde ise öncelikle ilaçlı uygulamaları tercih ediyoruz yani gebeye düşük yaptırıcı ilaçlar vererek sonucu bekliyoruz. KÜRTAJIN RİSKLERİ NELERDİR? Kürtaj sırasında rahim içinin temizlenmesi son derece titizlik isteyen bir işlemdir.Zira yeteri kadar temizlenemeyen durumda kalan doku parçaları aşırı kanamaya neden olabileceği gibi temizlemeye çalışırken zarar gören rahim duvarı ilerde birbirine yapışarak Asherman sendromu dediğimiz soruna yol açabilmektedir. Asherman sendromu olan kadınlarda adet kanamaları kesilir ve bir daha gebe kalabilme olasılığı son derece azalır ve yapışıklıkların açılması için histereskopik cerrahiye ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla hem rahim içinde parça kalmaması için uğraşılırken hem de rahim duvaru fazla kazılarak zedelenemmesine çalışılmalıdır. Küretajda görülebilecek bir önemli risk de rahimin delinmesi yani rahimin perfore olmasıdır. Çoğu kez rahim ağzı genişletilmeye çalışırken oluşan bu durum rahimin delinmesiyle karın içi boşluğuna geçilmesine yol açar ki bu da hem karın içi kanamaya hem de çevre organlarda yaralanmaya yol açabilmektedir. Küretaj eğer cerrahi steriliteye önem verilmeden ya da kadında var olan enfeksiyon düzeltilmeden yapılırsa rahim enfeksiyonuna yol açabilmekte bu da sepsise kadar gidebilecek önemli problemlere neden olmaktadır.Bu yüzden kürtaj işlemlerinin bu işte deneyimli ve sterilteye, hijyene özen gösterilen merkezlerde yapılması önerilmektedir. Uzman olmayan kişilerce ve derme çatma, merdiven altı kürtaj dediğimiz kanunsuz mekezlerde yapılan işlemlerde oluşabilecek sorunlar hayati önem taşımakta, hemen herkesin duymuş olabileceği trajedilere yol açmaktadır. Tüm bu riskler göz önünde bulundurulduğunda kürtaj mümkün olduğunca en son tercih edilecek bir cerrahi yöntem olmalı, özellikle istenmeyen gebeliklerle karşılaşmamak için aile planlaması yöntemlerini uygulamayı ertelememeye özen gösterilmelidir. Unutulmamalıdır ki küretaj bir aile planlaması yöntemi değildir. Vakum yönteminde ise işlem, tek uygulamada gerçekleşir. Gebelik haftası 12’den küçük ise öncelikle vakumlu kürtaj, 12 haftadan büyükse öncelikle ilaçlı düşük yöntemi uygulanmalıdır. Kürtaj için en uygun yönteme bir kadın doğum doktoru ile görüşerek karar verilmeli.
Gebelik ve Gebelik Takibi
Genital Bölge Lazer Uygulamaları
Lazer Uygulamaları Son yıllarda lazer teknolojisinin deride sağladığı sıkılaştırıcı etkisinden yola çıkılarak vajende de kullanılmaya başlandı. vajen anatomisine göre tasarlanmış bir sistem ile yapılan bu işleme vajinanın lazerle sıkılaştırılması, gençleştirilmesi ve yenilenmesi anlamlarına gelen “vajinal rejuvenasyon” denmektedir. Lazerin kullanım alanları nelerdir? ● vajen daraltma ● genital bölgedeki renk koyulaşmasını açmak, ● genital siğilleri yok etmek, ● rahim ağzı yaralarını iyileştirmek de sayılabilir. ● Ayrıca vajen mukozasının altındaki kollajen ve bağ dokusunda yenilenme olması da cinsel ilişki sırasında vajinal nemlenme ve ıslaklık artışını getirdiği için menopozal dönemdeki vajinal kuruluk için de önerilmektedir. ● Doğuma bağlı kötü görünümlü dikiş izlerinin varlığında, vajinal gevşemenin aşırı düzeyde olduğu ve bunlara bağlı ileri düzeyde idrar kaçırma sorunu yaşayan hastalarda vajina daraltma ameliyatları ve ilave cerrahi işlemler ilk planda düşünülmelidir. Lazer uygulamasının avantajları: ● Ameliyat, anestezi, kesi ve dikiş gerektirmez. ● 20-25 dakika gibi kısa bir sürede uygulanabililr. ● Hasta işlem sırasında ve sonrasında ağrı acı yaşamadan normal hayatına dönebilir. Lazerle vajina yenileme, sıkılaştırma uygulaması ile aynı seansta, lazerle genital alan renk açma, lazerle dış dudaklara dolgunluk verme gibi işlemler de kombine edilebilir. Cerrahi işlemlerde ise, ağrı gibi bir takım şikayetler daha fazladır. Kanama, enfeksiyon gibi komplikasyonları olabilmektedir.
Genital Estetik Ameliyatları
Genital estetik nedir? Genital Estetik ameliyatları birçok problemin çözümü için yaygın olarak kullanılmaktadır. Genital estetik ameliyatlarının yapılmasındaki amaç, normal doğum sonrası vajinal bölgede meydana gelen tahribat sonrasında ortaya çıkan hoşnutsuzlukların giderilmesi ve psikolojik olarak kişilerin kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlamaktır. İç ve dış genital organları sadece işlev ve hijyen yönünden değil, estetik görünüm ve cinsel ilişkiden daha çok haz alma duygusu açısından da büyük önem taşımaktadır. Genital estetik ameliyatları nasıl yapılır? Genital estetik operasyonu genelde klinik ortamlarında veya özel hastanelerde yapılabilmektedir. En iyi ameliyat sonucunu elde etmek için hekim tecrübesi son derece önemlidir. ‘Genital estetikte en iyi doktor’ seçiminde dikkatli bir ön araştırma yapmanız şarttır. Doğru şekilde uygulandığında bu operasyonların riskleri diğer estetik ameliyatlardan farklı değildir. Genital estetik ameliyatları lokal (uyuşturma),sedasyon (hafif uyku),spinal (belden uyuşturma) ve genel anestezi (uyutma) gibi anestezi yöntemleri ile yapılabilmektedir. Ameliyat bölgesinin genişliği, hasta tercihi ve dokusunun durumu bu konuda belirleyicidir. Genital estetik ameliyatları Labioplasti Himenoplasti Vajina daraltma Genital Lazer Dolgu Lazerle idrar kaçırma Genital PRP G Noktası enjeksiyonu Genital bölge beyazlatma Labioplasti Labioplasti iç dudakların küçültülmesi, küçük ya da büyük dudakların küçültülmesi, nemfoplasti, veya vajina gençleştirmesi olarak farklı tanımlamalarla bilinmektedir. Genital bölgedeki dudakların anormal ebatta olması hijyenik anlamda, sportif aktivitelerin yapılmasında ve cinsel ilişki sırasında bir takım zorluklar yaratır. Labioplasti genellikle hipertrofik (olması gerekenden büyük) ve asimetrik (simetrik olmayan) büyük ve küçük dudakların küçültülmesini sağlar. Aynı zamanda hacim ve esneklik kaybı oluşan büyük vajinal dudaklarda atrofi (doku kaybı) olduğu zaman bir büyütme operasyonu da yapılabilir. Cerrahi İşlem ve İyileşme Operasyon yaklaşık bir saat sürer. Sonrasında operasyon bölgesinde hafif rahatsızlık ve ödem (şişlik) olabilir. Bu rahatsızlık yaklaşık 1-3 hafta içinde geçer. Labiadaki dikiş izi genellikle tamamen iyileşir ve iz kalmaz. Operasyon sonrası 3-5 gün içinde çalışmaya başlanabilir.
İnfertilite / Çocuk İstemi
Kısırlık (İnfertilite) Nedir? Kısırlık (infertilite) çiftlerin düzenli ilişkiye girmelerine rağmen 1 yıl içinde gebelik gerçekleşmemesi olarak tanımlanır. Bu süre yaşı daha genç olan çiftlerde daha uzun olabilir.Kadınlarda yaş 35’in üzerinde ise ve muayene geçmişinde kısırlıkla ilgili bulgular varsa araştırmaya vakit kaybetmeden başlanmalıdır. Her 100 çiftten 15-20’sinde görülen kısırlık (infertilite) yaş ilerledikçe daha sık görülür. İnfertilite, üreme sistemi ile ilgili bir sağlık sorunudur. Tek bir sebebe bağlı olabildiği gibi; birkaç faktörün kombinasyonu ile de gerçekleşebilir. İnfertilitenin üstesinden gelebilmek için güvenli ve etkili birçok tedavi yöntemi bulunuyor. Bu tedaviler çiftlerin bebek sahibi olma şansını artırıyor. Kısırlığın nedeni, kadına veya erkeğe ait olabileceği gibi yüzde 10-15’lik hasta grubunda tüm araştırmalara rağmen hala bir neden bulunamıyor. Kısırlık Nedenleri ? Genelde düzenli olarak haftada 2-3 kez birlikte olan her 100 çiftten 85’i bir yıl içinde gebe kalmakta ve kalan 15 çiftin büyük çoğunluğu da ikinci yılda tedaviye gereksinim duymadan gebe kalabilmektedir. Ancak kadınlar yaşlarının ilerlemesi ile birlikte doğurganlık şanslarını ciddi olarak kaybederler. Bu azalış 32-35 yaşlarına kadar çok belirgin olmasa da özellikle 38 yaşından itibaren hızla kendini belli eder ve 40’lı yaşlara gelindiğinde ise %75’e varan fertilite kayıpları gözlenmektedir. Bu açıdan 35 yaşını geçmiş ve 6 ayın üzerinde kısırlık problemi olan kadınların jinekolojik değerlendirmeleri geciktirilmeksizin yapılmalıdır. Erkeklerde yaşın fertiliteye etkisi kadınlarda olduğu kadar belirgin değildir. İnfertilite (kısırlık) nedenleri genel olarak erkek ve kadınlar arasında %50-%50 paylaşılmıştır. Erkeklerde İnfertilite (Kısırlık) Pek çok faktör zayıf dölleme yetisine sebep olabilir. En çok rastlanan erkek kısırlığı sebepleri anormal sperm üretimi, fonksiyonu ve sperm morfolojisinde bozukluktur. Genel yaşam tarzı bu faktörleri etkileyebilir. İnfertilitede Erkeğe yapılan tetkik ● Spermiyogram + kruger ● Genetik test Kadınlarda İnfertilite (Kısırlık) Kadınlarda görülen infertilitede en sık rastlanan sebepler arasında tüp tıkanıklığı,endometriozis (çikolata kisti), yumurtlama bozuklukları, polikistik over sendromu, erken menopoz gibi nedenler bulunuyor. İnfertilitede Kadına yapılan tetkik ● Jinekolojik muayene ● Bazal hormon ve bazal ● Ultrason ● Kan tetkikleri ● Gisterosalpingografi(HSG) ● Laparoskopi İnfertilite (Kısırlık) Tedavisi Kısarlık nedeni tespitinden sonra tedavi planlanır. ● Ovülasyon indüksiyonu ● Aşılama ● Genetik tanı (preimplantasyon) ● Tüp bebek (IVF)
Jinekolojik Ameliyatlar
Jinekolojik ameliyatlar dediğimizde ana başlık olarak kadınların iç ve dış genital organları dediğimiz vajenden başlayarak yumurtalıklara kadar olan tüm ameliyatları sayabiliriz. Bu ameliyatlar ya açık yöntemle (laparatomi) ya da kapalı yöntemle yani laparoskopik yöntemle yapılabilmektedir. Laparoskopi (Kapalı Ameliyat) Ameliyat olmasında engel bir durum olmayan herkese laparoskopi yapılabilir. İlk kullanılmaya başladığında daha çok tanısal amaçlı iken günümüzde jinekolojik ameliyatların tamamına yakını laparoskopik olarak yapılabilmektedir. Laparoskopinin yapılamayacağı durumlar ● Ciddi solunum yolu hastalıkları ● Kalp hastalığı ● Çok sayıda ve büyük myomu ● Yumurtalık kanseri ● Rahim ağzı ve endometrium kanseri (bu konuda deneyimli cerrah yoksa) Laparoskopinin koplikasyonları ● Cilt altı hava birikmesi (subkutan amfizem) ● Damar yaralanmaları ● Mide ve barsak yaralanmaları ● Mesane yaralanmaları ● Üreter yaralanmaları ● Karbondioksit gazı embolisi ● İnsizyonel (kesi yeri ) fıtık Laparoskopik işlemler ● Tanısal laparoskopi ● Endometriosis ve endometrioma ● Dermoid kist ● Ektopik gebelik (dış gebelik) ● Myomektomi ● Laparaskopi yardımıyla vajinal histerektomi ● Adezyolizis, salpingotomi, fimbrioplasti (gebe kalma ihtimalini arttırmak için Laparatomi (Açık Ameliyat) Laparotomi (Açık Ameliyat) ile ameliyatlar ● Myomektomi (mom çıkarılması) ● Histerektomi (rahim alınması) ● Ooferektomi (yumurtalık alınması) ● Salpingooferektomi (tüp ve yumurtalık alınması) ● İdrar kaçırma ameliyatları ● Genital kanser ameliyatları ● Diğer ameliyatlar Vajinal yolla ameliyatlar ● Vajinal histerektomi (rahmin vajinal yola alınması) ● Myomektomi ● Sistosel onarıma ● Rektosel onarıma ● İdrar kaçırma ameliyatları ● Bartholin kisti ve absesi çıkarılması ● Vajinal kist çıkarılması ● Diğer ameliyatlar Histeroskopi Histeroskopi, ışıklı bir alet ile rahim içinin görüntülenmesidir. Tanısal histeroskopi daha küçük boyutlu ve hastaya anestezi vermeden yaptığımız histeroskopidir ve ofis histeroskopi denir. Tedavi için yapılan histeroskopide ise hastaya genel anestezi uygulanmalıdır. Histeroskopinin hemen adet sonrası yapılması gerekir.Histeroskopi sonrası genellikle ağrı çok azdır ve kanama çok az olur. Histeroskopik işlemler ● Septum tedavisi ● Polipektomi ● Myomektomi (submüköz myomlar) ● Rahim içi yapışıklıkların alınması Histeroskopinin komplikasyonları ● Rahim delinmesi ● Kanama ● Rahim içi yapışıklık ● Rahim ağzı yırtıkları Endeskopinin avantajları ● Çok küçük kesi ile açık ameliyatların çoğu yapılabilmektedir. ● Ağrı daha az ● Hastanın mobilizasyonu (ayağa kalkması) daha erken ● Hastanede kalış süresi daha az ● İş gücü kaybı daha az
Kızlık Zarı Dikimi
Kızlık zarı, tıptaki adıyla himen, vajina ağzını çevreleyen ince bir zardır. Son yapılan araştırmalar bu zarın kadınları küçük yaşta koruma işlevi olduğunu ama ergenlik çağından sonraki yaşlarda, vücudun bağışıklık sisteminin iyice geliştiği dönemlerde bu işlevini yitirdiğini ortaya koydu. Birçok kadında kızlık zarı yarım ay şeklindedir. Böyle olmasının sebebi, regl döneminde kan akışını engellememesi içindir. Kızlık zarı bazı kadınlarda hiç olmaz, bazı kadınlarda çok esnektir. Kızlık zarı nasıl bozulur? Kızlık zarı ilk cinsel birleşmeyle, elle veya içine yabancı bir cisim sokulması nedenleri ile bütünlüğünü kaybetmektedir. Halk arasında “kızlık zarının bozulması”, “bekaretin gitmesi” veya “bekaretin bozulması” olarak anılan bu durum aslında kızlık zarında geri dönüşümü olmayan anatomik değişimini tarifler. Kızlık zarının bozulduğu nasıl anlaşılır? Kızlık zarının bozup bozulmadığı basit bir jinekolojik muayene ile anlaşılabilmektedir. Bu özel muayeneye “kızlık zarı muayenesi” veya “bekaret kontrolü”, “bekaret muayenesi” gibi değişik isimler verilmektedir. Kızlık zarı muayenesi nasıl yapılır? Kızlık zarı muayenesi, kızlık zarı ile ilgili şüpheler ve adli vakalarda oldukça önem taşımaktadır. Son derece ağrısız olan ve bir dakikadan daha az süren kızlık zarı muayenesi sırasında dış ve iç dudaklar tutulup yana çekilmekte, kızlık zarının anatomik bütünlüğünün tam olup olmadığı incelenmektedir. Kızlık zarı muayenesi ile hastanın anatomikman bakire olup olmadığı ve kızlık zarı çeşidi rapor edilmektedir. Kızlık zarı dikimi nasıl yapılır? Kızlık zarının dikimi, yani ‘bekaret tamiri’ olarak ifade edilen cerrahi operasyonlarda yapılan işlem vajina içine uygulanan değişik cerrahi tekniklerle ilk cinsel birleşmenin taklit edilmesi yani kanamanın az veya çok gelmesinin sağlanmasıdır. Bu nedenle kızlık zarı dikimi geçirmiş bir kişi bir jinekolog tarafından jinekolojik bir muayeneden geçerse önceden böyle bir operasyonu geçirdiği anlaşılabilmektedir. “Bekaret tamiri” veya “bekaret onarımı” olarak da bilinen kızlık zarı onarımı işleminin Latince’deki karşılığı “hymenoplasty (himenoplasti)” veya “hymenoraphy (himenorafi)” olarak geçmektedir. Himenoplasti ameliyatları dünyanın pek çok ülkesinde çok değişik amaçlarla yapılmakta ve vajina estetiği operasyonları arasında yer almaktadır. Kızlık zarı dikimi ne şekilde yapılmaktadır? Kızlık zarı dikimi veya tamiri en sık olarak iki şekilde yapılmaktadır: Uzun süreli (kalıcı dikim) ve Kısa süreli onarımlar (Geçici dikim). Uzun süreli onarımlar şu an için evlilik düşüncesi olmayan veya çok uzun bir süre sonrasında evliliği düşünecek olan kişilerde yapılmaktadır. Kısa süreli onarımlar ise evliliği (veya cinselliği) en çok bir hafta içinde gerçekleşecek kişilere uygulanmaktadır. Kısa ve uzun süreli kızlık zarı onarımlarında uygulanılan teknikler birbirinden tamamen farklıdır. Uzun vadeli kızlık zarı onarımları flep operasyonları, mikrocerrahi ile primer onarım ve vajina daraltma ile primer onarım şekillerinde olabilir. Flep yöntemi ile kızlık zarı dikimi nasıldır? Uzun süreli kızlık zarı dikim, onarım ameliyatları arasında en fazla “flep yöntemi” bilinmektedir. Flep yönteminde uygulanan işlem vajina alt duvardan çıkarılan doku parçasının vajina yan duvarına dikilmesi işlemidir. Böylelikle vajinal giriş daralmakta ve cinsel penetrasyon sırasında asılı bulunan doku parçasının delinmesi kızlık zarının yırtılması ile eşdeğer bir durum oluşturarak kan gelmesi sağlanmaktadır. Flep operasyonları kaç dakika sürer? Uzun vadeli işlemlerden olan flep operasyonları çoğunlukla lokal anestezi altında (bölgesel uyuşturma ile) yapılmakta ve ortalama olarak 20-25 dakika kadar sürmektedir. Flep operasyonları ağrılı bir işlem midir? Hayır. İşlem sırasında ve işlem sonrasında hastalar hiçbir ağrı çekmezler. Hatta operasyon sonrasında hastalar normal hayatlarına aynı şekilde devam edebilmektedirler. Mikrocerrahi ile kızlık zarı dikimi nasıl yapılır? Mikrocerrahi ile kızlık zarı dikimi oldukça avantajlı ve kalıcı bir yöntemdir. Kızlık zarının yırtık parçaları önce kesilir, daha sonrasında da mikrocerrahi yöntemi ile yeniden bir araya getirilir. Bu şekilde kalıcı himen onarımı (Kızlık zarı dikimi) gerçekleşmiş olur. İşlemden sırasında ağrı sorununun olmaması, işlemden sonra iyileşme döneminin çok daha hızlı olması ve jinekolojik muayenede dahi kızlık zarının dikildiğinin anlaşılamaması avantajlı yönleridir. Mikrocerrahi yöntemi ile kızlık zarı dikimi tecrübe gerektirir. Uygun hasta grubunda oldukça başarılıdır. Ayrıca özellikle sık cinsel ilişkiler, düşük, kürtaj ve doğum yapmış hastalarda vajina daraltma ameliyatları ile birlikte mikrocerrahi yöntemi uygulaması oldukça güzel sonuçlar vermektedir. İlişkiden sonra erken dönemde kızlık zarı onarımı, tamiri nedir? Kızlık zarı yırtığı ile erken dönemde (ilk 48 saat içinde) jinekoloğa başvuran hastalara eğer kızlık zarı yapısı da uygun ise mikrocerrahi tekniği onarım işlemi uygulanabilir. Bu durumda yırtık olan kızlık zarı kenarları uç uca getirilerek dikilmektedir. Başarı şansı jinekolog hekimin deneyimine bağlı olduğu kadar vajina içinde enfeksiyon varlığı ile de ilişkilidir. Vajina içinde enfeksiyona sahip bayanlarda kızlık zarına atılan dikişler enfeksiyon kapabilmekte ve böylelikle operasyonun başarı şansı düşmektedir. Kısa süreli kızlık zarı onarımı ne zaman yapılmaktadır? Kısa süreli dikimler daha çok evlilik tarihi belli olan ve kısa bir zaman diliminde evlenecek olan bayanlar için uygundur. Kısa süreli dikimler evlenmeden (veya cinsel ilişkiden) bir hafta öncesinden itibaren yapılabilmektedir. Yani, evlenmeden 7 gün öncesi ile bir gün öncesi süre zarfı aralığında yapılmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Kısa süreli kızlık dikimi, onarım operasyonunun cinsel ilişkiden 7 günden daha önce yapılması ise önerilmez. Çünkü bu durumda başarı şansı düşmektedir. Kısa süreli kızlık zarı dikimi nasıl yapılmaktadır? Kısa süreli dikimde vajina içine atılan dikişler ile vajina ağzı daraltılmakta ve bu şekilde ilişki ile birlikte kanamanın gelmesi sağlanmaktadır. İşlem genellikle lokal anestezi eşliğinde yani bölgesel uyuşturma ile yapılmakta ve ortalama olarak 5-10 dakikalık bir süreyi kapsamaktadır. Kısa süreli kızlık zarı dikimi ağrılı bir işlem midir? Hayır. İşlem sırasında hastalar hiçbir ağrı duymazlar ve operasyon sonrasında normal hayatlarına rahatlıkla devam edebilirler. Hafif bir ağrı ve gerginlik hissinin olması ise normaldir. Hangi anestezi yöntemi tercih edilmektedir? Tüm operasyon yöntemleri çok rahatlıkla lokal anestezi altında yani hastanın bilinci tamamen açık iken bölgesel uyuşturma yolu ile yapılabilmektedir. Ancak dileyen hastalar genel anestezi yöntemi ile hafif ve yüzeyel bir uyku ile ameliyat olabilmektedirler. Kızlık zarı dikiminde başarı olasılığı nedir? Kızlık zarı dikimi operasyonunun başarısında en önemli faktör işlemi gerçekleştiren cerrahın bilgi ve tecrübesidir. Ayrıca kişinin vajinal enfeksiyon kaptırmaması, hijyenine dikkat etmesi, operasyon sonrasında hekim tarafından yapılması istenilen durumlara dikkat etmesi son derece önemlidir. Kızlık zarı dikimi için şehir dışından gelen hastaların aynı gün içinde yola çıkmalarında ve banyo yapmalarında ise bir sakınca bulunmamaktadır. Kızlık zarı dikim ameliyatlarındaki başarı oranı hekimin tecrübesi ile orantılı olarak % 100’lere ulaşabilmektedir. Kızlık zarı onarımını jinekologlar mı plastik cerrahlar mı yapar? Kızlık zarı ameliyatlarını daha sıklıkla genital bölgenin anatomik yapısını bilen tecrübeli jinekolog hekimler yapmaktadır. Ancak pek çok jinekolog bu tür operasyonları kendi prensiplerine aykırı gördüğü için yapmayı reddeder. Kızlık zarı ameliyatlarının bir riski var mıdır? Deneyimli hekimler tarafından uygulanıldığı zaman uzun ve kısa vadeli kızlık zarı ameliyatlarında her hangi bir risk bulunmamaktadır. Ameliyat sonrası dönemde hafif bir gerginlik ve birkaç gün süren hafif bir kanamanın olması ise normaldir. KIZLIK ZARI ÇEŞİTLERİ Evet, kızlık zarı tek bir çeşit değil. Her zaman kanama olacak diye bir şart yok. Bazen kanama olur, bazen hiç olmaz. Önemli olan sadece fiziksel bir zar yüzünden kimseyi yargılamamaktır. Dilerseniz bu önerimizi desteklemek için normal kızlık zarı dışındaki kızlık zarı çeşitlerine de göz atalım.Deliksiz kızlık zarı: Deliksiz kızlık zarı doğumda teşhis edilebilir. Ama teşhis genellikle ergenlik yıllarında yapılır. Deliksiz kızlık zarı vajinanın ağzını tamamen kaplayan ince bir zardır. Böyle olunca adet kanı kendine çıkacak yol bulamaz ve vajinanın içine döner. Bu da karında kitleye, karın ve sırt ağrısına neden olabilir. Bazı ergenler idrara çıkarken acı çekebilir. Fazladan zar dokusunu kaldırmak için cerrahi operasyon yapılır ve vajinada normal bir açıklık oluşturulur. Küçük delikli kızlık zarı: Küçük delikli kızlık zarı vajinanın ağzını tamamen kapatmaz ama normale göre daha küçük bir açıklık bırakır. Regl kanı bu açıklıktan akmayı başarabilir ama açıklık yeterli değildir. Bu zar türünün keşfedilmesi zordur çünkü tampon takılmasına olanak verir. Ufak bir cerrahi müdahaleyle delik büyütülebilir ve durum düzeltilebilir. Bölmeli kızlık zarı: Bölmeli kızlık zarı, birden fazla delik bulunan kızlık zarıdır. Böyle bir zar ergenlerin tampon takıp çıkarmasını zorlaştırabilir. Bu tür zar da küçük bir cerrahi müdahale ile tek delikli hale getirilebilir.
Labioplasti Estetiği
Labioplasti (İç Dudak Estetiği) İç dudak estetiği iç dudakların küçültülmesi, şeklinin değiştirilmesi, klitoris üzerindeki derinin inceltilmesi, ve vajinal açıklığın tekrar ayarlanması operasyonlarıdır. Labioplasti için tıbbi sebepler: büyük iç dudaklar ilişki sırasında ağrıya, günlük aktiviteler sırasında rahatsızlığa, dar giyinince sıkışma ve dışardan çirkin görünüme gibi durumlardır.Bu işlem sırasında vejen girişinde de gerekli değişiklikler yapılmakta. İç dudaklardaki problem yapısal, doğum nedeniyle veya seksüel alışkanlıklardan kaynaklanabilir. Birçok kadın iç dudaklarındaki çıkıntıdan hoşlanmaz ve cinsel ilişkide çok utanır. Çok büyümüş dudaklar dar giyimde rahatsızlık verir. Labioplasti sonrasında anormal büyük dudakların görüntüsünü oldukça düzeltir ve rahatsızlığı ortadan kaldırır. Bazı kadınlarda iç dudak büyüklüğü doğuştan veya daha sonra çocukluk yada ileri yaşlarda gelişebilir. En İyi Labioplasti Adayları Cinsel ilişkide rahatsızlığı ve ağrısı, şeklinden dolayı utanması olan ve şeklini sevmeyen kadınlar için labioplasti gerekli ve sonucu tatmin edici bir operasyondur. Cerrahi İşlem ve İyileşme Operasyon yaklaşık bir saat sürer. Sonrasında operasyon bölgesinde hafif rahatsızlık ve ödem (şişlik) olabilir. Bu rahatsızlık yaklaşık 1-3 hafta içinde geçer. Labiadaki dikiş izi genellikle tamamen iyileşir ve iz kalmaz. Operasyon sonrası 3-5 gün içinde çalışmaya başlanabilir. Labioplasti Riski Bütün cerrahi işlemlerde olduğu gibi bu işlemde de bazı riskler vardır. Az olmakla birlikte en sık rastlanılanlar kanama, enfeksiyon, asimetri, ve skar dokusu oluşması.
Laboratuar Tetkikleri
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Nulla sed arcu id magna viverra suscipit. Curabitur facilisis, risus vitae gravida tristique, arcu velit vestibulum leo, vitae hendrerit arcu orci eu ex. Cras eu justo eu ante bibendum eleifend interdum sit amet mauris. Nunc eu diam neque. In in orci iaculis, ultrices mi eget, placerat mi. Praesent malesuada rutrum dui, sit amet posuere justo tristique eget. Nulla nec turpis eu diam fermentum imperdiet nec vitae risus. Cras fermentum, elit et auctor finibus, ante nulla porttitor nulla, nec lobortis urna eros vitae enim. Donec pulvinar, arcu nec fringilla bibendum, nulla nulla suscipit elit, quis gravida odio enim ut dui. Etiam et pretium odio. Nulla facilisi. Aliquam eleifend lorem id dui rhoncus, vitae fringilla risus malesuada. Pellentesque mollis, odio eget sodales tempor, felis sem congue elit, at vehicula magna mi in risus. Curabitur aliquet in justo ac porttitor. Pellentesque habitant morbi tristique senectus et netus et malesuada fames ac turpis egestas. Sed egestas turpis arcu, in ultrices quam sodales quis. Vivamus gravida augue id nisl varius tristique. Fusce id hendrerit ante. Proin lacus mi, ullamcorper eu imperdiet sollicitudin, volutpat a felis. Nam pellentesque egestas enim, eu laoreet sem imperdiet eget. Mauris vel risus venenatis, iaculis ex nec, eleifend dolor. Integer tincidunt, velit quis convallis mattis, libero velit facilisis odio, a elementum nisl mi eget sem. Maecenas et ex quis risus porttitor rutrum. Quisque quis vehicula tellus. Ut ligula erat, ornare non felis in, laoreet facilisis felis. Praesent vitae eros non lectus viverra feugiat non nec odio. Suspendisse in ligula sit amet sapien hendrerit dictum in non nibh. Vestibulum vitae tellus mollis lorem ultrices eleifend. Vestibulum egestas luctus sagittis. Sed volutpat risus quam, eu tincidunt eros accumsan sit amet. Morbi a nibh odio. Nulla aliquet leo a semper tempus. Morbi fringilla, sapien nec imperdiet tempor, eros augue porta nisl, vitae commodo turpis dolor et risus. Donec tristique ante id dui sodales vestibulum. Mauris vitae consectetur tellus, id eleifend neque. Suspendisse facilisis pretium rhoncus. Proin laoreet sit amet turpis id tristique. Fusce diam justo, facilisis et vehicula sed, hendrerit quis dolor. Nulla facilisi. Morbi dapibus viverra fermentum. Vestibulum lorem ante, ullamcorper eget pellentesque eu, bibendum vel sapien.
Normal (Vajinal) Doğum
Gebeliğin 37-42. haftaları arası doğum gerçekleşebilir Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), tanımına göre doğum, kendiliğinden başlar, doğum eylemi başlangıcında risk düşük olur ve doğum süresince de bu şekilde devam eder. Gebelik ortalama 40 haftadır. Çoğul gebeliklerde doğum daha erken haftalarda da gerçekleşebilir.Tamamlanmış gebeliğin 37-42 haftalar arasında anne adayının rahminde kendiliğinden başlayan kasılmalarla bebek çoğunlukla baş gelişi ile doğar. Normal doğum nasıl olur? Normal doğumun 3 evresi vardır. İlk düzenli kasılmaların başlamasından, tam dilatasyona kadar geçen süre; birinci evre, tam dilatasyondan, bebeğin doğmasına kadar geçen süre 2. evre ve plasentanın ayrılması ile sonlanan süre 3. evre olarak adlandırılır. Birinci evre: Rahim ağzı, doğum sancılarının 8-10 dakikada bir düzenli bir şekilde gelmesiyle açılmaya başlar. Rahim ağzını kapatan mukus tıkaç hafif kanlı bir şekilde atılır. Doğumun birinci evresi, doğumun en uzun süren evresidir. Yaklaşık tüm doğum süresinin %85-90’ı birinci evrede geçer. Hastanın bu evrede kendini yormaması gerekir. Bu evrede sizi rahatlatan birtakım aktiviteler yapabilirsiniz. Bunlar kısaca; ● Hafif bir yürüyüş yapmak ● Ilık bir duş almak ● Rahatlatıcı bir müzik dinlemek ● Doğum eğitimlerinde öğretilen rahatlatıcı nefes tekniklerini uygulamak ● Pozisyon değiştirmek Rahim ağzı, yaklaşık 6-7 cm açılıp, bebeğin başı doğum kanalı girişine tam baskı yapınca su kesesi açılır. Su kesesi açıldıktan sonra rahimdeki gerginliğin azalmasına bağlı olarak ağrıların şiddeti biraz azalır ancak sonra tekrar artar. İkinci Evre: Rahim ağzı tam açıldığında artık doğum başlamıştır. Bu evrede, sancılar artmıştır ve artık en üst seviyesindedir. Sancılar 2-3 dakika arayla gelip 60-70 saniye devam eder. Bu evrede anne adayında ağrılarla birlikte irade dışı bir ıkınma hissi de başlar. Bu devre, ilk çocuğunu doğuranlar için yaklaşık bir saat kadar, ikinci veya üçüncü çocuğunu doğuranlarda yarım saat kadar sürer. Bu sürenin uzamaması bebeğin sağlığı açısından önemlidir. Bu nedenle bebek kalp atışları sık sık dinlenir. Üçüncü Evre: Bu evrede anne adayı artık rahatlamıştır ve bebeğini kucağına almıştır. Bazı hastaneler bu evrede annenin emzirmesine izin verir. Annenin dikkati, artık bebeğine kaymış durumdadır fakat bu evrede birçok olay gerçekleşmeye devam etmektedir. Bebeğin anne ile bütün bağlantısını sağlayan plasenta, hala anne karnındadır. Plasentanın ayrılma belirtileri görüldükten sonra, üstten rahime masaj yapılarak plasenta çıkartılır. Bu evre yarım saati geçmez. Plasenta çıkarken, son bir kere ıkınmanız gerekebilir. Plasenta çıktıktan sonra, vajina ve vajina girişi kontrol edilir, herhangi bir yırtık oluşmuşsa dikilir. Doktor tarafından plasentanın tek parça çıkıp çıkmadığı da kontrol edilir. Bu işlem, anne rahminin içinde plasenta parçası kalmaması açısından önemlidir. Eğer doğumdan önce düzensiz yırtık olmaması için vajina girişi kesilmişse, bu evrede atılan kesikler dikilir. Hastanın kanaması kontrol edilerek doğum tamamlanmış olur. Normal doğum kaçıncı hafta olur? Normal doğum, hamileliğin 38.- 40. haftaları arasında gerçekleşir. 37. hafta öncesindeki doğumlar erken doğum, 42. hafta sonrası doğumlar ise geç doğum olarak adlandırılır. Yukarıda sıralanan bazı doğum belirtileri, bebeğin gelmesinden 4 hafta öncesinde bile ortaya çıkabilir. Normal doğumun ne zaman başladığına en iyi hekim karar verir. Normal Doğum Faydaları Normal doğumun hem anne, hem de bebek için sayısız faydaları vardır. Normal doğumunun anne için faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz: ● Normal doğumda kullanılan birçok teknik invaziv değildir. Bu nedenle enfeksiyon, kanama gibi olası yan etkiler ve risk en az düzeydedir. ● Normal vajinal doğum yapan annelerin doğum sonrasındaki ağrı şikayeti, sezaryen ile doğum yapan annelerden çok daha azdır. ● Normal doğum yapan anneler, hastaneden daha erken taburcu olurlar. Bu durum da hem risk hem de ekonomik açıdan avantajlıdır. ● Normal doğum yapan birçok kadın, doğum sırasında kendisini güçlü hissedip sonrasında da başarı duygusunu yaşar. Yapılan araştırmalar birçok kadının ağrı çekmelerine rağmen bir sonraki doğumda yine normal doğumu tercih edeceklerini belirttiklerini göstermiştir. Bazı kadınlar için doğum sırasında kontrolün ellerinde olması hissi, ağrı ile baş etmelerine yardımcı olmaktadır. Normal doğumun bebek için faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz: ● Bebek, normal doğum sırasında doğum kanalına girdiğinde, bakteriler ile ilk tanışmasını yaşar. Bu tanışmanın bebeğin bağışıklık sisteminde çok önemli bir yere sahip olduğu düşünülmektedir. ● Normal doğum sonrasında anne ile bebek daha hızlı buluşurlar, bu da ilk bağlanma için önemlidir. ● Normal doğum sonrasında anneden daha hızlı süt geldiği için normal doğumla doğan bebekler daha hızlı beslenebilirler. Her kadının doğumu özel ve kendisine özgü olduğu için en doğru kararı siz ve hekiminizin birlikte almalısınız. Unutmayın ki, normal doğum ile ilgili düşüncelerinizi ve duygularınızı hekiminizle paylaşmak, anne olarak sizin en doğal hakkınızdır. Doğumunuzun sağlıklı ve güzel geçmesi dileğiyle…
Servikal Koterizasyon
Servikal koterizasyon nedir ? Halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinen servisit en sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden birisidir. Kadınların yarısından fazlası hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanır. Yaşı ne olursa olsun cinsel yönden aktif her kadın servisit için uygun bir adaydır. Kasık ağrısı ve vajinal akıntısı olan kadınların çoğunda başka bir hastalıkla bir arada ya da tek başına mutlaka servisit bulunur. Servisitin tanısı nasıl konur? Servisit, yani serviksin iltihabı, vücudun normal çalışan savunma mekanizmalarının bir sonucudur. Herhangi bir dokuda yaralanma, irritasyon ya da enfeksiyon olduğunda beyaz kan hücreleri yani akyuvarlar o bölgeye göç ederler ve bu bölgedeki kan akımı artar. Bu olay servikste olduğunda, normalde açık pembe olan serviks kızarır ve şişer. Bu durum muayenede yara şeklinde görülebilir. Servisit tanısı genelde jinekolojik muayene ile konsa da tanıdan emin olmak ve ayırıcı tanı yapabilmek için bazı ek tetkikler gerekebilir. Servisitin nedenleri nelerdir? Servisitin başarılı şekilde tedavi edilebilmesi altta yatan nedeninin tanımlanması ile ilgilidir. Eğer buna neden basit bir irritan madde ise bu maddenin kullanılmaması sorunu çözecektir. Eğer altta yatan sebep bir enfeksiyon ise bu enfeksiyonun uygun şekilde tedavisi, servisit problemini de çözecektir. Servisite neden olan en önemli 3 mikroorganizma klamidya, gonore ve trikomonasdır. Bunun dışında bazı allerjik maddeler de bu duruma yol açabilir. Servisitin belirtileri nelerdir? Belirtileri diğer pek çok hastalığa benzediği ve spesifik yakınmalar yaratmadığı için kişinin kendi kendine servisitten şüphelenmesi zordur. Genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir. Genel anlamı ile servisit rahim ağzı dokusunun iltihabıdır. Çok büyük bir olasılıkla bir enfeksiyona bağlıdır ancak bazen irritasyon ya da travma sonrası da ortaya çıkabilir. Servisitin ilk belirtisi adet kanamasının bitişini takip eden dönemde ortaya çıkan vajinal akıntıdır. Diğer belirtiler arasında anormal vajinal kanama, kaşınma, vajinada yanma, ilişki esnasında ağrı, idrar yaparken yanma ve bel ağrısı bulunur. Hafif vakalarda herhangi bir bulgu olamayabilir ancak olay ilerledikçe kötü kokulu ve iltihabi bir akıntı ortaya çıkar. Uzamış ve tedavi edilmemiş bir servisit mukus yapımını bozarak spermlerin servikal kanala girişini bozabilir ve kısırlığa yol açabilir. Servisiti olan gebe bir kadında da düşük ve erken doğum riski bulunur. Bu tür annelerden doğan bebeklerde doğum sonrası akciğer be göz enfeksiyonları normalden daha fazla görülür. Ek servisit tetkikleri nelerdir? Biopsi: Eğer rahim ağzı ileri derecede anormal görünüyor ise lokal anestezi altında serviks biopsisi alınabilir. İşlem esnasında şüpheli alanlardan örnek alınır. Eğer tek bir alan belirlenemiyorsa saat 3,6,9 ve 12 hizalarından biopsi alınır ve patolojik incelemeye gönderilir. Kolposkopi: Rahim ağzının ışık altında büyüteçe benzer bir optik alet yardımı ile incelenmesidir. Şüpheli alanları daha kolay ortaya çıkarmak için kolposkopi öncesi rahim ağzı bir takım kimyasal maddeler ile silinir ve daha sonra boyanır. Dokunun boya tutmadaki farklılıklarına göre biopsi alınacak yer tespit edilir. Kolposkopi ile rahim ağzındaki kılcal damarların yapıları da değerlendirilir ve anormal damarlanma olup olmadığı saptanır. Bu damarlanma değişiklikleri servisit ile kötü huylu hastalıkların ayrımında önemlidir. Smear: Servikal enfeksiyonu ve erken dönem serviks kanserinin taramasında kullanılır. Smear her kadının yılda 1 defa yaptırması gerek son derece basit ancak bir o kadar da önemli bir testtir. Servisit tedavisi Eğer servisit durumu uzamış ise ve altta yatan etkenin tedavisine rağmen servisit tablosunda gerileme yoksa serviskteki anormal hücreleri tahrip etmek için bazı küçük cerrahi girişimler yapılabilir. Bunlardan en sık kullanılan koterizasyon ve krioterapidir. Koterizasyon ısı yardımı ile tahrip etmektir. Halk arasında bu işleme yara yakma adı verilir. Krioterapi ise sıvı karbondioksit veya azot yardımı ile anormal dokuların dondurulmasıdır. Buna da halk arasında yara dondurma ismi verilir. Son olarak da Lazer ile hücrelerin tahribi uygulanabilir. Koter: Kronik servisitteki en eski ve en klasik yöntemdir. Kalam şeklinde bir probun ucundan elektrik akımı geçirilerek ısı elde edilir. 3 yönetm arasında en son tercih edilmesi gereken tedavidir. İşlem esnasında çok hafif ağrı olabilir. İşlem sonrası oluşan nedbe dokusu rahim ağzı kanalında tıkanmalara yol açabilir. Kriyoterapi: Kotere göre bazı avantajları vardır.Daha az ağrıya neden olur, ve daha kontrollü bir doku tahribine olanak tanır.Daha az nedbe dokusu oluşmasını sağlar.Bu nedenle servikal kanalda daralmaya yol açmaz. Tabanca şeklinde bir cihaz ile uygulanır. Bu tabancanın ucunun değdiği yerler donar. İşlem herhangi bir anestezi uygulanmadan yapılır. Son derece basit ve yaklaşık 10 dakika süren bir işemdir. Lazer: Dokuların lazer ile tahrip edilmesidir. Kriyoterapiye bir üstünlüğü yoktur. Tedavi şekli ne olursa olsun hücrelerin tahrip edilmesini takiben 1-2 hafta kadar süren bol sulu bir vajinal akıntı görülür. Bu süre zarfında lekelenme şeklinde kanamalar olabilir bu nedenle işlemlerden sonra 2 hafta kadar cinsel ilişkiden kaçınmak gerekir. Tamamen iyileşme 6-8 hafta kadar alabilir. Servisitten korunmak için hangi önlemler alınmalıdır? ● Servisitten korunmak ya da erken dönemde teşhis edilmesini sağlamak için bazı basit önlemler yeterlidir. ● Çok emin olmadığınız kişiler ile ilişkiye girmeyin. ● Partnerinizde gonore belirtileri varsa hemen doktorunuzla görüşün ● Vajinal akıntı varlığında muayene olmayı geciktirmeyin ● Herhangi bir şikayetiniz olmasa bile yılda 1 kez jinekolojik muayeneden geçin ● Kokulu tampon, deodoran gibi irritan maddeleri kullanmayın.
Sezeryan Doğum
Sezeryan Doğum Nedir Hekim tarafından doğum kararı verildiğinde, doğumun ameliyathane koşullarında ve anestezi altında önce karına ardından rahime yapılan bir cerrahi kesi sonrasında gerçekleştirilmesine sezaryen ile doğum adı verilir. Doğumun şekli, doğum öncesinde yapılan muayene ve kontrollerle belirlenebilir. Normal vajinal yolla doğumun gerçekleşmesi mümkün olmayan bütün hamileler sezaryen ile doğurtulur. Sezaryen ile doğum kararı verilirken göz önünde bulanan temel kriterler bebeğin ve annenin sağlığı veya doğumun seyri sırasında saptanan sorunlar ile ilgilidir. Doğum ağrılarının uzun sürmesi, bu konuda çevresinde anlatılan kötü deneyimler, doğum zamanının tam olarak bilinmemesi gibi faktörler ve düşünceler aileyi sezaryen yolu ile doğuma yöneltir. Bu durumda en önemli yol gösterici doktorun açıklamalarıdır. Anne adayına normal doğum mekanizması, ağrı önleyici tedbirler (özellikle epidural anestezi) hakkında yeterli bilgi verilmelidir. Ayrıca sezaryenin cerrahi bir operasyon olduğu ve belirli tıbbi durumlar için saklanması gereken bir teknik olduğu anneye baba adayına anlatılmalıdır. Sezaryen Sırasında Neler Olur? Sezaryen operasyonu doktorunuz, hemşireler, çocuk doktoru, anestezi uzmanı ve yardımcı sağlık personelinin katıldığı bir cerrahi operasyondur. Bu işlem epidural veya spinal anestezi altında yürütülür ancak kimi tıbbi durumlarda genel anestezi uygulanması da gerekebilir. Eğer spinal veya epidural blok teknikleri uygulanıyorsa bu sırada fiziki koşullar ve ekibin de uygun gördüğü durumlarda eşiniz de yanınızda size destek verebilir. Önce ameliyata hazır olmanız için elinizin üzeri veya kolunuzdan bir damar yolu açılır. Bu yolla ameliyat ve ameliyat sonrası dönemde belli bir süre sıvılarınız ve ilaçlarınız damar yolunuzdan uygulanır. Böylelikle ekstra ağrı kesiciye veya başka bir sıvıya ihtiyacınız olduğunda size kolaylıkla verilebilir. Bundan sonraki aşamada bel bölgenizden epidural veya spinal anestezi uygulanır, sonra mesanenize bir idrar sondası yerleştirilir. Karın bölgeniz ve dizinize kadar olan sahanın antiseptik solüsyonla silinmesi ve örtülmesi sonrası sezaryen operasyonuna başlanır. Bu işlemde karnınızın alt bölgesine yaklaşık 11-15 cm uzunluğunda bir kesi yapılır. Karın katlarının geçilip karın boşluğuna girilmesi sonrasında, rahimin olduğu bölgeye ikinci bir kesi yapılır. Bu işlem gerçekleştirildikten sonra saniyeler içinde bebek anne rahminden çıkarılır. Göbek kordonu kesilip ameliyata giren bebek hemşiresi ve çocuk hastalıkları uzmanına teslim edilir. Çocuk doktoru hemen bebeğinizin ilk muayenesini yapar sorun yoksa hemen eşinizle beraber bebek odanıza veya bebek odasına çıkar. Eğer şüphelenilen bir durum varsa bebek, özel bebek bakım ünitesine derhal götürülür. Bunlar olurken doktorunuz plasentayı (bebeğin eşi) çıkarmış ve yapılan kesilerin cerrahi tamirine başlamıştır. Sezaryen Ne Zaman Gerekli Olur? Sezaryen yapılması gereken nedenler anne ve bebeğin sağlığı veya doğum sırasında saptanan sorunlar ile ilgili olabilir. Bebeğe ve Eşine (Plasenta) Bağlı Sezaryen Nedenleri ● Bebeğin sıkıntıda olduğu durumlar: Doğum ağrıları başlamadan önce tespit edilen veya doğum eylemi sırasında saptanan bebeğe ait sıkıntı belirtileri (Fetal distres) ● Bebeğin doğum yoluna giriş şekli: Normal doğumda bebeğin başı önde gelir. Makat, ayak veya kolu önde gelirse normal doğum gerçekleşemeyebilir. Ayrıca bebeğin başı önde olmasına karşın alın ve yüz gelişlerde de sezaryen yapılabilir. ● Bebeğin büyük olması (Genellikle > 4000 gr.) ● Bebeğin eşinin (Plasenta) doğum yolunu kapaması (Plasenta Previa) ● Bebeğin eşinin (Plasenta) doğumdan önce ayrılarak kanamaya yol açması (Plasenta dekolmanı) Anneye Bağlı Sezaryen Nedenleri ● Uterus (Rahim) ile ilgili ameliyat geçirenler(Sezaryen, Miyom ameliyatı vd.) ● Kalça kemiklerinin dar olması (Doğumsal kalça çıkığı, geçirilmiş pelvik kemik kırıkları sonrası deforme pelvis vb) ● Doğum kanalında bebeğin çıkışına bir engel olması: Ur (miyom) gibi. ● Genital bölgede aktif uçuk (herpes simplex) enfeksiyonu olması veya siğillerin (Kondilom) enfeksiyonu. ● Anneye ait bazı sistemik hastalıklar Doğum Sırasında Saptanan Sezaryen Nedenleri ● Normal doğumun gerçekleşememesi, doğum süresinin çok uzaması. ● Doğum eylemi sırasında saptanan bebek sıkıntı belirtileri (Fetal distres) Yukarıda sayılan nedenler genel anlamda sezaryen yapılmasını gerektiren tıbbi durumlardır. Bu sebepler varsa sezaryen yapılması gerekir. Sezaryen Sonrası Normal (Vajinal) Doğum Sezaryen sonrası normal-vajinal doğum olasıdır. Ancak belli şartların sağlanması gerekmektedir. Anne rahminin yırtılması, kanama ve bebek kaybı gibi risklerin az da olsa bulunduğu bu durum riskli bir doğum şeklidir. Ailenin gerçek riskleri çok iyi değerlendirmesi önemlidir. Her an hatta normal-vajinal doğum gerçekleştikten sonra bile bir abdominal operasyon ihtimalinin olduğu bilinmelidir. Perinatoloji ve Yüksek Riskli Gebelikler tarafından sezaryen sonrası normal-vajinal doğum hizmeti verilmektedir. Sezaryen Sonrası Günlük Hayata Dönüş Sezaryen operasyonu alt karın bölgesine yapılmış cerrahi bir operasyondur, bu nedenle iyileşme süreci normal spontan vajinal yolla doğuma göre biraz daha faklıdır. Alt karın bölgesinde olan ağrı birkaç gün hastanın ayağa kalkışında ve hareketlerinde belli bir kısıtlama getirebilir. Ağrı kesici ilaç ihtiyacı biraz daha fazla olabilir. Özel yara bakım ürünleri kullanılarak anne 24 saat, bunlar olmadan 3 gün sonra ayaktan duş alabilir. Yaklaşık 1 hafta sonra ise artık günlük hayata dönmüş olup bundan sonraki günlerde araç kullanmaya başlayabilir.
Vajinismus Tedavisi
Vajinismus, vajina girişindeki kasların istemsizce kasılması sonucu cinsel birlikteliğin gerçekleşememesine verilen isimdir. Vajinismus, ilk geceden itibaren çiftler için büyük bir sorun olabilmekle beraber her cinsel birleşememe durumu da vajinismus olarak görülmemelidir. Vajinismusta sorun vajina girişini çevreleyen kasların tamamen istemsiz bir şekilde kasılması sonucunda penisin vajinaya girememesidir ve bu durum cinsel birliktelik arzulanıyor olsa dahi ortaya çıkabilir. Nedenleri Öncelikle vajinismusun isteğe bağlı olmadığının çok iyi anlaşılması gerekmektedir. Vajinismusun temelinde yatan neden genellikle tam olarak tespit edilememekle beraber aşağıdaki durumlar vajinismusa neden olabilir: Cinsel taciz veya istismara uğramış olmak veya böyle bir duruma tanık olmak Vajinal mantar enfeksiyonları Travmatik doğum veya jinekolojik işlem öyküsü Genel anksiyete İlk cinsel ilişkinin aşırı ağrılı olacağı inancı Fiziksel travma (cinsel travma olmaksızın) Stres Vulvar vestibülit denilen, klinik olarak net bulgular vermeyen ancak birleşme esnasında ağrıya neden olabilecek durumlar Aile içi şiddete maruz kalmak Eşler arası güven kaybı kaybetme korkusu Cinsel olarak yetersiz olma hissi Belirtiler Vajinismus genellikle psikolojik nedenler dolayısıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. İlk kez cinsel birliktelik yaşayacak kadınlarda görülebileceği gibi aktif cinsel hayatı olan kadınlarda da görülebilmektedir. Primer vajinismus; daha önce cinsel birliktelik yaşamamış kadınlarda görülür. Sekonder vajinismus; daha önce cinsel birliktelik yaşamış fakat sonrasında gelişen olaylardan dolayı cinsel ilişkiye girememe durumudur (doğum travması, eşler arası uyumsuzluk, psikolojik). Vajinismusun belirtileri aşağıdakiler gibidir; İlişkiye girmekten korkma Penisin vajinaya giriş anında duyulan aşırı ağrı Penisin vajinaya girememesi Tanı Yöntemleri Vajinismus, altta yatan nedenleri farklı olsa da genellikle psikolojik nedenlere bağlı olarak açıklanan bir hastalıktır. Ancak ağrılı cinsel ilişkilerin tamamının nedeni vajinismus değildir. Bu nedenle yukarıda belirtilen bulgular ortaya çıktığında doğru tanı konarak doğru tedavinin verilebilmesi için hekime başvurmak gerekmektedir. Hekiminiz tarafından tıbbi öykünüz alındıktan sonra öncelikle jinekolojik bir muayene yapılır ve vajinismus tanısının düşünülmesi halinde altta yatan nedenler araştırılır. Eğer hastada eşlik eden depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi sorunlar varsa, ilk etapta genellikle bu sorunlar ilgili hekimler tarafından tedavi edilir. Tedavi Yöntemleri Vajinismus hastalığı genellikle psikolojik sebeplere bağlı gelişmesi nedeniylekendi kendine tedavi edilebilecek bir hastalık değildir. Mutlaka hasta ve eşlerinin bir hekime birlikte başvuru yapmaları gerekmektedir. Ön görüşmede başvuru yapan çifte yaşadıkları ortam ve birbirleriyle olan ilişkileri gibi aile öyküleri sorulur. Bunun dışında hastaya jinekolojik muayene yapılır ve diğer problemlere bağlı etkenler araştırılır (anatomik veya enfeksiyonel durumlar gibi). Fiziksel muayene sonrasında ailenin de durumu göz önünde bulundurularak kişiye özel bir tedavi planı oluşturulur.Hekimin uygun görmesi ile birlikte cinsel terapi seansları düzenlenebilir. Vajinismus tedavisinde davranışsal terapiler uygulanabilmektedir.. Vajinismus hastaları, doğru tedavi yöntemleriyle cinsel mitler nedeniyle oluşan kaygı ve korkuyu yenebilir ve sağlıklı bir cinsel hayata sahip olabilir.Bunların yanı sıra vajina girişini rahatlatacak bir takım egzersizler ve uygulamalar tavsiye edilebilir. Vajinismus bir aile problemi olarak ele alınmalıdır. Uzun zamanda eşler arasında uzaklaşma ve eşlerin birbirlerinden kopmasına neden olabilir. Vajinismus, tıbbi yardım almaktan çekinilmesi sonucunda, çiftlerin kendi kendilerine deneyerek çözüm bulabileceği bir rahatsızlık olmamakla beraber, uzun süre yapılan denemeler cinsel ve duygusal travmalara neden olabilmektedir. Uzun bir süre boyunca tedavi edilemeyen vajinismus durumlarında, erkeğin de cinsellikle ilgili algısı değişerek sertleşme bozuklukları gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.